Çanakkale Valiliği himayesinde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yürütülen, Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın (GMKA) desteklediği ‘Troas Kültür Rotaları’ projesinin, ulusal paydaş ziyaretleri kapsamında TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Sayman İbrahim Kalay, TÜRSAB Kültür Turizmi Komitesi Başkan Yardımcısı Erdal Çeri, İstanbul Rehberler Odası (İRO) Başkanı Sedat Bornovalı, Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (ATURJET) Başkanı Delal Atamdede ile görüşmeler yapıldı.
Toplamda 19 etaba sahip olacak, ayrıca 2 kıtayı ve 2 adayı kapsamasıyla Dünyada ilk ve tek olma özelliğine kavuşacak, işaretleme çalışması sonlandığında Gökçeada ve Bozcaada ile birlikte kapsadığı 600 kilometreyi bulan Türkiye’nin en uzun kültürel yürüyüş ve bisiklet rotalarından biri hali getirmesi planlanan Troas Kültür Rotaları Projesine ilişkin çalışmalar devam ediyor. Yerel, ulusal ve uluslararası seviyede uzmanlıkları olan profesyonel turist rehberleri, doğa yürüyüşçüleri, akademisyenler, tarihçi ve tarih araştırmacıların görev aldığı, Çanakkale kent merkezinden Troya’ya, Troya’dan Babakale’ye (Lekton), Assos’tan Kaz Dağlarına kadar uzanarak birçok yeri ve adaları kapsayan Troas Kültür Rotaları tamamlandığında, Troas bölgesindeki 144 antik kentin 47 tanesinden geçmesi, Tunç çağı, Pers dönemi, Hellenistik çağ, Roma ve Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen birçok kültürel ve tarihi değer kültür rotalarını bir araya getirmiş olacak.
Güçlü formatı ve içeriği kadar, henüz fizibilite aşamasında tüm yerel ulusal paydaşlara yapılan ziyaretlere büyük emek ve zaman ayırılmasıyla farklı olan Troas Kültür Rotaları Projesi, tüm kurum ve kuruluşlarda çok önemsenerek, sahiplenildi. Rota güzergahında bulunan 55 köyün muhtarları ve köylülerin görüşleri alındı anketler yapılan 5 yıllık çalışmanın altyapısı, kurgusu ve planlamasını büyük titizlikle hazırlayan, GMKA’dan desteklenmeye layık görülen Projenin Genel Koordinatörü Ali Öztüfekci; “Paydaş ve köy ziyaretleriyle herkesin bilgilendirilmesi ve bölgesel işbirliğinin kesintisiz sağlanması projenin en önemli konusuydu. Sahadaki köylerde ve yerel paydaş toplantılarında hem beklenti ve önerileri dinledik, hem de bu çalışmalar projenin ilerleyen dönemdeki yol haritasına ışık tuttuğunu gördük. Tüm paydaşların heyecanı, destek isteği ve motivasyonunu görmek sevindiriciydi proje adına. Hiçbir kurum ve kuruluş bu çemberin dışında bırakılmadı. Ziyaretlerde gerçekleştirilen görüşmeler ve açıklamalar tüm detayları ile basında yer aldı. Sağlam altyapı, birlik beraberlik ruhu ve güçlü iletişimin projeyi uygulama aşamasında başarıyla hedefine taşıyacağına inanıyoruz” dedi.
Ulusal paydaş ziyaretleri kapsamında Proje Genel Koordinatörü Ali Öztüfekci, Bilimsel Danışman Turgay YeniDünya, Basın Danışmanı Nilgün Atar, TÜRSAB Kültür ve Doğa Komitesi Başkan Yardımcısı Erdal Çeri, TÜRSAB Akademiden Büşra Aydın da katılımıyla, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Sayman İbrahim Kalay, TÜRSAB Kültür Turizmi Komitesi Başkan Yardımcısı Erdal Çeri ile bir araya geldi.
“KÜLTÜR TURLARINI BÖYLE PROJELERLE CANLANDIRMAK VE AYAKTA TUTMAK GEREKİYOR”
Projenin Çanakkale ve ülke turizmine yansımalarını değerlendiren TÜRSAB YK Üyesi İbrahim kalay; “TÜRSAB olarak Türk turizmi ve üyelerimiz için yapılacak ne varsa elimizden gelen destekleri vereceğiz. Deniz kum güneş tatil tercihlerinde ön plana çıkıyor ama kültür turlarını da böyle projelerle canlandırmak ve ayakta tutmak gerekiyor. 80 köyden geçecek olan bu projede turizmin yaratacağı taleple o köyleri yıpratarak olumsuz şekilde dönüşmesini önleyeceğine, koruma kollama dengelerinin sağlanacağına inanıyoruz. Proje detaylarına bakıldığında bu hassasiyeti gördüğümüzden 80 köyün bu anlamda güvende olduğunu düşünüyoruz. İçimiz rahat, başarılı bir proje olacağına inanıyoruz herkesin emeklerine sağlık” ifadelerini kullandı.
“KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ, DOĞASINI, TARİHİNİ KORUYAN SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYONLAR YAPILMALI” Kültür ve doğa turizmi alanında aktif çalışmaları ve eğitimleri ile bilinen TÜRSAB Kültür Turizmi Komitesi Başkan Yardımcısı Erdal Çeri ise, turizmde çok büyük gelir kaynağı olsa da deniz-kum-güneşin artık yeterli olmadığına dikkat çekerek, “Buna bağlı kalındığında en ufak bir sorunda turizm sektörünün rakamsal dengelerinin nasıl değiştiğini yakın zamanda deneyimledik. Yeni bir destinasyonu yaratabilmek ve tanıtabilmek çok güçtür. Ama ortaya çıktıktan sonra da alıcısı da bir o kadar fazladır. Bunu yaratabilecek projelere destek vermek lazım. Eminim TÜRSAB da bu konuda gereken desteği verecektir. Seyahat acenteleri olarak bizler de böyle bir destinasyonu satabilmek için ve faydalanabilmek için elimizden geleni yapacağız. Köylerin doğal dokusunun turizmle bozulması turizmcilerin en büyük korkusu haline geldi. Son yıllarda örnekleri de bir hayli fazla. Sürdürülebilir bir proje olması dahlinde gelecek talep ne olursa olsun, taş evler yerine beton evler, asfalt yollar düşünülmemeli. Yıllarca kendi kültürel değerlerini, doğasını, tarihini koruyan sürdürülebilir destinasyonlar yapılmalı. Yarın gelecek olan her kişinin çocuğu ve torunlarının da aynı şekilde görmesi için altyapıyı bu anlayışla hareket ederek sağlamamız lazım. Köylerin folklorik değerleriyle, gastronomisi, kültürü ile korunması için büyük hassasiyet gerekiyor. Kıyafetinden evin içindeki yaşama kadar değerlendirmek korumak ve anlatmak lazım. Yabancılar çok az olan bu değerlerin üzerine titriyor ve çok iyi tanıtarak sunuyor. Bizler çok cömert bir coğrafyada yaşadığımızdan daha fazla gayret sarf etmek zorundayız” dedi.
“İNSANLAR GÖKDELENLERDEN BETONDAN SIKILDILAR”
Ali Öztüfekci ve beraberindeki heyetin bir sonraki durağı, İstanbul Rehberler Odası (İRO) Başkanı Sedat Bornovalı oldu. Troas Kültür Rotaları Projesini ilk günden itibaren yayınlanan haberlerden ilgiyle takip ettiğini belirten Bornovalı; uygulamaya geçtiğinde İRO rehberlerinin bu rotadan çok fazla faydalanacaklarına dikkat çekti. Türkiye’nin turizm potansiyeli ve unsurlarının sınırsız denecek kadar zengin olduğunu belirten Bornovalı; “İstanbul özelinde baktığımızda Sultanahmet meydanı ve çevresinde birkaç tanınmış anıtla sınırlı kalıyor turizm güzergahları. Özel gayretlerle geliştirmek mümkün oluyor. Bireysel gayretler şahsi yansımalarını çarpan değer şeklinde turizme katabiliyor. Geniş bir talep ortaya çıkarmanın temel yolu ise geniş bir arz. Oysa zaten var olan güzelliklerin doğrudan bir turizm ürünü haline getirilmesi hem arz yoluyla talebi artırıyor, hem de oluşturulan her yeni güzergah konaklamalı gün sayısını artırması gibi bir misyon üstleniyor. Bu gibi güzergahların üretilmesi sonucunda tümüyle ekonomik bir değer ortaya çıkıyor. Büyük güzergahlarla, güzel fırsatlar, bol çalışma günü ve talep olduğu zaman da hem turizm emekçileri hem de bakkal, esnaf, su satanlar da aslında bu talepten yararlanıyorlar. Var olanı göstermek ve bir ürün olarak sunmak, turizme büyük yatırımlardan çok daha fazla katkı sağlıyor. Rehberliğin görevi var olanı göstermek. Bu projenin gerek rota güzergahı gerek içeriğiyle çok iyi sonuçlar yaratacağını düşünüyor ve başarılı ortak bir çalışma ortamı yaratacağına inanıyorum. İnsanlar gökdelenlerden betondan sıkıldılar. Yeni bir rota ve güzergah kendilerine bir ürün olarak sunulduğunda keşfetmeye hazırlar. Troas Kültür Rotaları uygulamaya geçtiğinde İstanbullu rehberler çok fazla istifade edecekler” diyerek düşüncelerini paylaştı.
“ŞİMDİ BU DEĞERLERİ PARLATMA VE TÜM DÜNYAYA ANLATMA ZAMANI”
Öztüfekci’nin son olarak Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (ATURJET) Başkanı Delal Atamdede ile de bir araya geldiği ziyarete, Plan Tour’un sahibi Hüseyin Kurtoğuları, TOURMAG Dergisi sahibi-Genel Yayın Yönetmeni Kadir ve Canan Toprakkaya katıldı. Çanakkale’nin turizm serüveninin Troya yılı ile başladığını ve 2018 yılında gerçekleştirilen güzel çalışmaları takip ettiklerini belirten ATURJET Başkanı Delal Atamdede; “Çanakkale Türkiye turizminde tarihi, doğası, kültürleriyle önemli bir yerde olması gereken bir bölge. Tüm Dünyada çok tanınmasına karşın Troya bugüne kadar turizmden yeterince payını alamamış, hiçbir dezavantajı olmamasına rağmen turizmde hak ettiği patlamayı gerçekleştirememiş bir turizm bölgesi. Gemi turizmine çok müsait bir bölge. İki önemli boğazdan bahsediyoruz, tarih kültür ne istiyorsanız var. Şimdi bu değerleri parlatma ve tüm Dünyaya anlatma zamanı. Troas Kültür Rotaları projesi çok doğru ve yerinde bizleri de çok heyecanlandıran bir çalışmadır” diye konuştu.
“PROJENİN KIRSAL KALKINMAYA ROL MODEL OLMASI SEVİNDİRİCİ”
Çanakkale’nin betonlaşmadan kendini koruması gerektiğinin altını çizen Atamdede şöyle devam etti; “İnşallah İstanbul’un betonlaşma kabusunu Çanakkale’de yaşamayız. Olduğu gibi kalmasından yanayız. Tarihi ve kültürel mirasın sürekliliğinin koruması lazım. Projenin kırsal kalkınmaya rol model olması sevindirici. Bölge halkının turizm vasıtasıyla kalkınması, eğitilmesi, kadının da bu süreçte rol model olması… Turizm bu konuda kadınlara daha çok olanak ve katılım sağlayan bir endüstri.
ÇANAKKALE SAYISIZ AVANTAJA SAHİP
Plan Tour’un Sahibi Turizmci Hüseyin Kurtoğulları da ziyarette görüşlerini şöyle dile getirdi; “Çanakkale, bölgesini turizmde ön plana çıkaracak sayısız avantaja sahip. En önemlisi iki boğazdan bahsedilen bu bölge gemi turizmine çok müsait ve bu konuda büyük bir boşluk var. 15 yıl önce Avrupa’dan gelen turistlere önce İstanbul turu yaptırıp sonra gemiyle Çanakkale’yi gezdirmeyi ve aynı yolla İstanbul’a getirmeyi planlamıştık. Ama geminin o dönemde bize verdiği yüksek fiyatlar nedeniyle gerçekleştiremedik.”